Karşılıksız Sevgiye İnanır Mısınız?

Karsiliksiz Sevgiye Inanir Misiniz

Haftanın Cevabı – 1 –

Karşılıksız sevgi, bu konuda çok güzel bir kelime biliyorum. ‘Agape’. Agape, mitolojide sevginin 3-4 çeşidinden birisi demek. Karşılıksız, saf, cinsel dürtü gözetmeyen, uçsuz bucaksız sevgi anlamına geliyor, aynı zamanda Tanrıya karşı duyulan sevgi anlamı da var. Benim için karşılıksız sevgi evrenin en başından beri var olan sonsuza dek de varlığını sürdürecek bir konu. Bazen, (her ne kadar bu insanlara rastlamak zor olsa da) öyle biri çıkar ki insanın karşısına kalbindeki ışıktan dolayı henüz bedenleri yaratılmamış ruhlar iken bile onu tanıyabilecek kadar güzel parladığını düşünürsünüz. Her bir zerresiyle size güzelliği, umudu, ‘gökkuşağını’ ve de aşkı hatırlatır. İşte böyle insanların sadece varlığı dahi sevilmelerini hak ettirecek bir sebeptir ki bu karşılıksız sevginin en güzel kanıtıdır.

-Nick_işte-

Haftanın Cevabı – 2 –

Anladım ki, kendini sevmeliymiş önce insan. Hatalarına rağmen her düştüğünde tutmayı öğrenmeliymiş kendi elini. Çünkü kendisi bırakırsa o eli, uzanmazmış bir başkasının eli. O yüzden önce kendini sevmeliymiş insan. Birisi gelirmiş bir gün, tutmak istermiş o eli. Bırakırmışsın umutlarını, hayallerini bir başkasının eline. Sonra da bırakıp gidermiş umutlarını, hayallerini tuttuğun elini. Düşermişsin tek elinin üstüne. Tutamazmışsın artık kendi elini. Başkasının olurmuş o el. Gitmiş olsa da, elinden bir şey gelmezmiş artık. O yüzden insan önce kendini sevmeliymiş, bir başkasını sevdiği gibi.

– Osman Kavak –

Haftanın Cevabı – 3 –

Öyle garip ki her şey. Düşünceler, fikirler, çekinceler hatta döngüler. Öyle zor ki hak etmeyenin yanında insan olmaya çalışmak. Öyle zor ki, hak edenin kim olduğunu bilmemek. Ve öyle zor ki, hak eden olmak. Kendimi artık insanların içinde düşünemyorum ben. Etrafım ne kadar kalabalık olsa, içim o kadar ıssızlaştı sanki. Hangi insan tipinden kaçtıysam, içime bir tane yarattım sanki. Öyle kalabalık ve öyle sakin ki içim, beni delirtiyor. Sürekli ileri için plan yapmak, an’ın heyecanını yakıyor. Yapmak istediğim şeyden emin değilim, yapmam gereken şeyden emin değilim. Emin olmam gereken şeyden emin değilim. Sürekli ilerisi için bir uğraş var. Sürekli bir dinamik, sürekli bir rekabet. Peki ya şimdi? Bomboş. Ya ulaşmak istediğim ileri beni tatmin etmez de, şimdi elimde tutmam gerekenleri, ileride elimde olacak olanlara değişmekten pişman olursam? Belki de en korkuncu, ya şu saniyeden ilerisi yoksa benim için? Ya gerçekten hiçbir anlamı yoksa yaşamanın. Nefes almak değil de alamamaksa mesele. Nefesin kesilse ne olacağı değil de, nefesini kesenlerse yanında olması gerekenler? Hep, sonrasında karşıma çıkarsa diye düşünmeden yaşamak istedim. Düşünmeden konuşmak, hareket etmek, susmak. İçinden geldiği gibi yaşamak. İçinden gelmesi gerektiği gibi değil. Şuan hayatımda olması gereken her şeye öfkeliyim. Olmaması gerekenlere duyduğum ihtiyaç kadar. Yapmam gereken her şeyden tiksiniyorum. Yapmamam gerekenlere duyduğum sempati kadar. Bir şeyi yapmak zorunda olmak kadar sinirimi hiçbir şey bozmuyor artık. Sınırlardan, çizgilerden, engellerden insana ait olmasa da, sahip olmazsan yaşayamayacağını düşündüren tüm gardlardan sıkıldım. Rutinlerimden doğan kalıplara sokulacak kadar dar değildi benim vizyonum. İçi boş terimlerin kısırlığına yumacak göz yoktu bende. Böyle sıkışmış hissetmezdim ki ben. Hep bir kaçış yolum vardı. Gerçeklerden, gerçek olması gerekenlerden hatta gerçeğinin olmaması gerekenlerden. Neye dönüşüyorum ben? Belki olmam gereken insana, belki olmaktan en çok korktuğum insana. Sartre için hayat üç bölümdür; dünyayı değiştireceğini sandığın, değişmeyeceğini anladığın ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun. Nerede olduğumu tahmin etmek zor değil. Ve bugün sanırım karşılıksız sevgiye de inanmıyorum. Ve yine bugün, insan dehasını körelten en büyük etkenler olan korku ve kendinden kuşku duymanın yanına hisleri de ekledim.

– Sevginur –

Haftanın Cevabı – 4 –

Karşılıksız bir sevgi ya da iletişim olabileceğini düşünmüyorum. Bütün ilişkilerimizi bir alışverişle sürdürdüğümüzü düşünüyorum. En sevdiğimiz yemeği zevk verdiği için severiz, hayvanları huzur,neşe verdiği, eşyalarımızı bir işlevi olduğu için severiz. Dünyada iletişim kurup sevdiğimiz her şeyin bize bir dönüşü olduğu icin seviyoruz bence, aynı şekilde biz de o şeyler için emek harcıyoruz. Kısaca karşılıksız sevgi değil de alışverişli sevgiye inanıyorum. Tüm ilişkilerde karşılıklı beslenme var, tek taraflı ilişki mutsuzluğa ve üzüntüye yol açar.

– Yudum A. –

Yazar

Merhaba! Ben Can Patlar.15 Ağustos 1990 tarihinde doğdum. Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği bölümünden mezun oldum. 2020 yılı itibariyle Varşova Üniversitesi'nde Parçacık Fiziği ve Kuantum Alan Teorisi üzerine yüksek lisans yapmaktayım.

İlgili Yazılar

Başka Yazı Yok

Kayıt Ol

Zaten üye misiniz? Giriş Yap

Giriş Yap

Henüz üyeliğiniz yok mu? Kayıt Ol